Uzun yıllar CHP saflarında siyaset yapmış bir isim olan Yılmaz Ateş’in, bir televizyon programındaki açıklamalarının ardından partiden ihraç edilmesine ilişkin tartışmalar devam ediyor.
CHP’de hem siyaset yapmış, hem de farklı görevlerde bulunmuş Kemal Anadol ve Bülent Baratalı’dan bugün konuya ilişkin açıklamalar üst üste geldi.
Peki Yılmaz Ateş o programda ne söylemişti:
“Terör Örgütü’nün 2010 yılında partimize kurduğu kaset komplosuna yönetim olarak dik duramadık. MHP dik durdu, Fener Bahçe dik durdu, kendilerini tebrik ediyorum. Bu konuda söz söylenemeyecek tek örgüt, CHP örgütüdür. Ama Genel Başkan Yardımcısı olarak içinde yer aldığım yönetim, mücadeleyi göze alamadı, terör örgütüne teslim oldu. İktidarı ile muhalefeti ile siyaset kurumu bu komploya teslim olmasaydı 15 Temmuz Darbe Girişimi olmazdı.”
Yılmaz Ateş’in partiden ihraç edilmesine ilişkin açıklamada bulunan Kemal Anadol şunları söyledi:
”CHP’de uzun yıllar İl Başkanlığı, Milletvekilliği, TBMM Başkanvekilliği, Genel Başkan Yardımcılığı gibi önemli görevlerde bulunmuş Sayın Yılmaz Ateş’in CHP Ankara İl Disiplin Kurulu tarafından kesin ihraç cezasıyla partiden çıkarıldığını üzüntüyle öğrendim.
Anayasamızda belirtildiği gibi siyasal partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurudurlar. Siyasi Partiler Kanununa göre, partilerin kuruluşu, organlarını seçimi, işleyişi, faaliyet ve kararları Anayasada nitelikleri belirtilen demokrasi esaslarına aykırı olamaz.Partilerin özellikle iç hukukları demokrasi ilkelerine uygun olmalıdır. Bu da hukuk kurallarının tartışmasız uygulanmasıyla olasıdır. Bunun önemli göstergelerinden biri de “Hukuk Kurallarının Genelliği” prensibidir.
Parti hukukunda yürürlükte olan bir madde sıfatsız üyeden Genel Başkana kadar herkese uygulanmalıdır.
Geçmişe baktığımızda tüm parti hatta ülke kamuoyunu rahatsız eden örnekler görüyoruz. Milletvekili adayı olur olmaz Ermeni soykırımından söz eden vekillere tanık olduk. Beş yıllık yasama döneminde “Ben CHP Milletvekiliyim ama CHP’li değilim” diyen, yasama görevi sona erince, tek adam rejimi getiren referandumun evet kampanyasına katılan Meclise nasıl sokulduğunu şu gün bile öğrenemediğimiz kişileri ibretle ve hayretle izledik.
Partinin en üst düzeydeki görevlilerinden bazılarının Anadolu’daki toplantılarda “Artık ulus devlet bitmiştir” vecizelerini duyduk.
Bu örnekleri oldukça çoğaltmak olası. Ancak kamuoyunda partiye kuşku ile bakılmasına yol açan bu tür beyanlar geniş bir hoşgörü anlayışı ile karşılandı. Sahipleri hakkında hiçbir işlem yapılmadı.
Bir TV programındaki konuşması nedeniyle, daha sonra birkaç kez açıklama getirmesine karşın Sayın Yılmaz Ateş’in İl Disiplin Kurulu tarafından çok ağır bir cezayla kesin ihraçla partiden çıkarılması hem siyasal hem de hukuksal yönden üzücü bir gelişmedir; kötü bir örnektir. Partilerde yönetimler ve kişiler değişir. Kalıcı olan ilkeler ve parti içi hukuktur. Eğer parti içi hukuk her zaman ve herkese uygulanmazsa ilerde büyük zararlara yol açar.
Umudum Ankara İl Disiplin Kurulunun verdiği bu kararın Yüksek Disiplin Kurunca düzeltilmesi ve yanlıştan dönülmesidir.”
Bülent Baratalı’nın da Yılmaz Ateş’in partiden ihracıyla ilgili tepkisini şu sözlerle ifade etti:
”CHP’de Ankara İl Başkanlığı, PM üyeliği, MYK üyeliği, Genel Başkan Yardımcılığı ve TBMM Başkan Vekilliği gibi önemli görevler yapmış bulunan, sayın Yılmaz ATEŞ’in CHP Ankara İl Disiplin Kurulu tarafından kesin ihraç cezası ile partiden çıkarıldığını üzüntüyle öğrendim. MYK’da uzun yıllar birlikte görev yaptığımız, sayın Ateş, gerçek bir Cumhuriyet Halk Partili ve gerçek bir yurtseverdir. Partinin hafızasıdır. Partimizde bugüne kadar verdikleri demeçlerle kamuoyunda rahatsızlık yaratanlara hoşgörülü davranılmasına karşın, bir TV programında ve daha sonraki programlarda görüşlerini bir kaç kez açıklamasının, parti içi demokrasinin bir gereği gibi algılanması gerekirken, sayın Ateş’in partimizden ihracına kadar verilen ceza çok ağır bir yaptırımdır. Bu nedenle partimizin Yüksek Disiplin Kurulu’nun bu cezayı ortadan kaldıracağını umuyor, saygılar sunuyorum.”
Post Views: 7
