27 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

ZAFER ANAYURT YAZDI- KAPİTALİZMİN MUTEBER İNSANI, HIZLI DÖRT İŞLEM YAPANDIR

Ana Sayfa » GÜNCEL » ZAFER ANAYURT YAZDI- KAPİTALİZMİN MUTEBER İNSANI, HIZLI DÖRT İŞLEM YAPANDIR

Eklenme : 14.05.2021 - 10:05

ZAFER ANAYURT YAZDI- KAPİTALİZMİN MUTEBER İNSANI, HIZLI DÖRT İŞLEM YAPANDIR

Sene 1984’tü, ama yine de Orwell’in uğursuz kehanetleri henüz gerçek olmamıştı. Yeni üniversiteye girmiştim, İngilizce hazırlık okuyordum. Hazırlık kitabındaki bir okuma parçasını asla unutmadım. O parça, Batı toplumlarında “bedava” formülünün ne kadar etkili bir çağrı olduğunu, toplumdan tereddütsüz karşılık bulduğunu anlatıyordu. Daha Türkiye’de o muasır medeniyet seviyesine (gençlere işkence olmasın, “çağdaş uygarlık düzeyi” ama çok fena tınlayanı) gelmemiştik; gazetelerde cilalı kupon çağındaydık. İki ay kupon keserek ucuza tencere seti ya da altı ay kupon biriktirip elektronik org satın almak mümkündü. Henüz bir şeyin nasıl bedava olabileceğini anlamamız ise mümkün değildi.

Sonra, o aşama beklediğimizden hızlı geldi. İş hayatında olan gelişmeler de yardım edince illüzyonistliğin temel ilkeleri kolaylıkla anlaşılır kılındı. İskambil kağıtlarıyla oynanan “bul karayı al parayı” oyununda hangi kartı çevirirsek çevirelim önümüze kırmızı çıkarılması zor bir iş değilmiş. İnsanlar yanlış yere baktığı sürece her illüzyon mümkün.
* * *
Kapitalizmin muteber insanı, hızlı dört işlem yapandır.

Her gün uğradığı marketlerde kendisine sunulan önerileri şimşek hızıyla değerlendiren, “almayanı dövdükleri” ürünleri ikilemeden satın alan bir ayaklı işlemcidir tüketici.

İşte sırf bu yüzden, eğitim sistemi, kavramsal olanı öğretmeye boş verip yeterli hıza ulaşıncaya kadar aynı basit problemleri çözdürür ve ödüllendirir.

Sınırsız iletişim olanaklarıyla bu optimizasyon yetkinliği birleştiğinde bir fırsatın toplumda ne kadar hızlı şekilde öğrenilip yayılacağına şaşırabilirsiniz. Fırsatçılık norm haline gelmiştir. Yeni açılan kadın giyimi alışveriş sitesi, neredeyse orta sınıfın tüm kulağı delik kadınları tarafından çok geçmeden keşfedilmiş, giysilerin üç boyu sipariş edilip uymayan ikisi geri gönderilmeye başlanmıştır. Başka bir zaman aralığında eli boş erkeklerin Çin’den bireysel ithalata dadandıklarını duyarsınız. Alibaba, deposundaki hazineleri tüm dünyaya kargo-bedava yetiştirmektedir. Köşede açılan market, açılış şerefine, geçen yıl açılmış olan ise yıldönümü hayrına saçmaktadır uygun fiyatlı ürünleri.

Yönetilen insan, kendi durumunu en iyi şekilde yönettiğini sanmaktadır.

O, kendini optimize şekilde işletilecek küçük bir işletme olarak görmektedir.

Kendisinin satın alımcısı ve finans müdürüdür.

Oysa attığı her adım izlenmekte ve kaydedilmektedir.

Kim olduğu önemli değildir.

Neyi aradığı ve isteyebileceği önemlidir.

Büyük veri şeklinde toplanan bilgiler sayesinde, tüketici, içinde bulunduğu sistem önünde çırılçıplaktır ve tüm özlemleriyle birlikte bir akvaryumdaki balıklar kadar net şekilde görünmektedir.

Doğru yere sallanan oltaya karşı hiçbir şansı yoktur.

Seçme özgürlüğü, oltasıyla sınırlıdır.

Yapacak daha iyi bir şeyi de yoktur hayatta.

* * *
Sosyalizm, yeni bir insan demek olmalıdır. Tabi ki hâlâ ayağımız bastığımız nesnellik maddi dünyadır. Kimseden bir lokma, bir hırka derviş olması beklenmemelidir. Maddi dünyanın maddi olanaklarını, anlamlı yaşamlarda değerlendiren bir topluma erişmektir hedef.

Sosyalizmin insanı, güvenlik ve geçim kaygısını ardında bıraktığı ölçüde market talanını da ardında bırakıp diğerleriyle birlikte insanlık yoluna çıkmış bir insandır.

Sosyalizmin insanı, yaşamdan aradığı değeri raflardaki ürünlerde değil başka insanlarla olan ilişkilerinde
ve iletişiminde, yaşarken ve üretirken bulabileceğini bilen insandır. Hedefi yaşanmaya değer bir toplumun anlamlı, saygın ve katkı veren bir parçası olmaktır.

Sosyalizmin insanı, yürüdüğü yolun seçimine ilişkin her adımının siyaset yapmak olduğunu bilen, politik bir insandır. İster fizikçi olsun, ister edebiyatçı, meslektaşlarıyla ve içinde yaşadığı toplumla paylaştığı yolun yönüne ilişkin tartışmanın siyasetin en temel ve gündelik formu olduğunu düşünür. Asla köşesine çekilmez ve bohem bir hayata özenmez. Farklılıkları takıntı değil, varoluştur.

Sosyalizmin insanının en büyük düşmanı yıldızlar düzenidir.

Sermaye düzeni ne ölçüde yıldızlara bağımlıysa, sosyalizm o ölçüde yıldızları ortadan kaldırmak zorundadır. Erişilebilir, iyi örneklerin kol boyu mesafesinde ya da en azından görüş alanı içinde olduğu bir düzen olmak zorundadır.

Sanatın, sporun, bilimin ancak en iyilere hak görüldüğü ve kalanların izleyici olduğu, ancak yıldızlık seviyesinde paraya dönüştürebilir bir ayrıcalık olduğu yer olamaz o toplum. Nitekim aksi geçmişte başarılmıştır.

Sosyalizmin insanı, eğlenmeyi bilen ve acısını maddi olarak aylarca çekmeden dostlarıyla bir araya gelebilen insan olmalıdır. Zor değildir bunu sağlamak. İşçinin işten çıktığında semtindeki sahada ter atacak kadar enerjisi kalabilen düzen olmalıdır orası.

Statüsünü ve işini kaybetme korkusu olmayan, kişisel değerini sergilemek için büyük borçlara girmeye ve simgelere sahip olmaya gerek duymayanların yeri olmalıdır orası.

Panik atağın, sosyal fobinin, depresyonun, stresin en az çicek hastalığı kadar yeryüzünden silinebildiği yer olmalıdır orası.

Bunların büyük kitleler için olabileceğini düşünmeyen hiç kimse sosyalizm düşüncesini kirletmemelidir.

Sosyalizm, tapınak rahipleri için adanma, kitleler için ağzına kadar dolu depolar değildir.

Bugünkü düzenin koyu çekilmiş bir fotokopisi hiç değildir.

Kaba cennet tasvirlerinin pazarlanması bu konunun ustaları olan gericiliğin tacirlerine bırakılmalıdır.

* * *
Bugüne gelince…

Hiçbir şeyi bedava talep etmiyoruz. Bedava kabul edilen her şey, karşıdaki tarafından bedava verilendir. Özne rolüne soyunan ve dolayısıyla hayatın kontrolünü elinde tutan, verendir. Veren, bedavalık talebini karşılayan, emeğin ürünüyle emeğe büyüklenme fırsatı verilendir. Kolaydır: pası kaldıracak işbirlikçi ister. Ucuz Yeşilçam melodramlarında düzmece kız kurtarma sahnelerine benzer. Oysa gizli bedeli olan her ödemenin kaynağı emekçidir. Dev bütçelerin arkasında, sisin ardında emeğin cılız bırakılmış bedeni görünür.

Bedeli emekçi tarafından ödenen hiçbir şeyin ücretsiz verildiği illüzyonuna alet olmamak sosyalist siyasetin bugünkü birincil görevidir.

“İstediler, uygun gördük yaptık” dedirtmek başarı değildir.

Sözde kişi başına 8500 dolar gelir olan ülkede, uğursuzunun ziftlenmesiyle bile 20 dolar tutmayan iki doz aşıyı insanlar iş güvenliğiyle sömürülebilsin diye ücretsiz talep etmek iyi fikir değildir.

Talep edilecek şey masadır.

Mücadelenin bittiği değil, ancak başladığı yer olmalıdır bu aşikâr başlıklar.

Bedavacılık, bugün savaşılması, yarın sözlükten silinmesi gerekendir.

Yeni insan için çok daha ötesini hedeflemeyen liderlik, kimseyi ardına alamaz.

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları